İçeriğe geç

AŞKLAR DA KARBON AYAK İZİNE DAHİL

”Dünyada üretim ve tüketimin artması, sanayi sektörünün hızla gelişmesi kentleşme ve çevre
sorunlarını arttırmaktadır. Doğal yapının bozulması, iklim değişikliği, çölleşme ve bazı biyolojik türlerin giderek azalması ciddi tehlike oluşturmaktadır.”
Böyle bir girişle başlasam da bu şekilde devam etmeyeceğim. Sizin de bildiğiniz cümleleri unutalım, en azından şimdilik. Bu yazımda biraz duygularımızdan, biraz da onun bize yüklediğini sandığımız sorumluluklarımızdan bahsedelim istiyorum.

İlk olarak aşktan bahsedelim. O duygunun gönlümüze açtığı pencere, bize verdiği yeni gözler, ruhumuza eşlik eden yeni kelimeler… Şarkılara, şiirlere, romanlara konu olan bu duyguyu çoğumuz tanırız. Müzeyyen Senar’ın ”Sevmekten Kim Usanır”ı, Cemal Süreya’nın ”Üvercinka”sı, Sabahattin Ali’nin ”Kürk Mantolu Madonna”sı ve daha niceleri gönlümüze değip geçmiştir. Güzel bir mesele şu aşk.

İkinci olarak karbon ayak izi kavramını biraz açalım. ”Karbon ayak izi, her insanın ulaşım, ısınma, enerji tüketimi veya satın aldığı her türlü ürün neticesinde atmosfere yayılmasına neden olduğu karbon miktarını anlatmak üzere kullanılan bir terimdir. Başka bir ifadeyle, aldığımız her ürün veya gerçekleştirdiğimiz her faaliyet için gerekli olan enerjinin üretilmesi sırasında atmosfere salınan karbon gazı toplamını ifade etmektedir.”

Karbon ayak izi hesabı, bir kişinin bir yıl içerisinde doğa ortamına saldığı CO2 miktarının belirlenmesi ile bulunur. Kişilerin küresel ısınmadaki payının ölçüsünü karbon ayak izi belirler. Bir başka ifade ile bir karbon ayak izi kişinin, kurumların veya herhangi bir üründen kaynaklı olarak doğaya bırakılan sera gazlarının genel toplam içindeki oranıdır.

Aşklar da karbon ayak izine dahil derken ne demek istiyorum peki ? Aşk çok güzel bir mesele demiştim; ancak sevgimizi belli edelim derken oluşturulan bir tüketim algısı neyi besliyor, neye hizmet ediyor bunu düşünelim isterim. Kutlama ve armağanlarca kuşatılan ”aşk”, soyut bir meseleden sosyal medyada paylaşılabilecek somut hallere dönüşüyor. Gidilen yerler, yenilen yemekler, alınan hediyeler, o güne özel kıyafetler, konseptli partiler ve bunları ölümsüzleştirdiğini düşündüğümüz yüzlerce paylaşımlar… Bu liste uzar giderken hediye almayalım demiyorum elbette. Tüketim döngüsünün içinde öncelikle sahiplendiğimiz o duygunun ölçülebilir somut bir kavram olmadığını hatırlatalım kendimize demek istiyorum. Pırlanta yüzük, çok pahalı bir parfüm, kilometrelerce gidilen o tatil aşkı daha büyük yapmıyor belki, karbon ayak izimizi etkiliyor ama. Hele ki ”kalpte ayak izi bırakmadan yapılıyorsa” maliyetin görünmeyen boyutunu siz düşünün 🙂

Peki neler yapabiliriz ? Bu tüketim döngüsü içinde adil üretim yapan, çevreyi düşünen, çevresel ürünler ve geri dönüşümlü malzeme kullanan üreticilerden ürün alabiliriz. Örneğin kooperatiflerden aldığımız ürünlerle hem yerel üreticiyi destekleyebilir hem de anlamlı bir hediye ile sevdiklerimizi mutlu edebiliriz. Bu konuda ürün yelpazesi geniş olan kooperatiflerle ve üretici kadın gruplarının çalışmalarını oldukça başarılı bulurum. Özgün, yerel, çevreci ve hayal gücü ile tasarlanan ürünlerle karbon ayak izimizi azaltmak mümkün diyerek yazımı burada sonlandırıyorum.

Ne der Aşık Veysel;

”Güzelliğin on par’ etmez
Bu bendeki âşk olmasa
Eğlenecek yer bulamaz
Gönlümdeki köşk olmasa”

Aşkla ve iyilikle kalalım…

“AŞKLAR DA KARBON AYAK İZİNE DAHİL” hakkında 2 yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir